19 Temmuz 2009

Belki Ben Büyüdüm, Belki Zaman Küçüldü.

Yalnızlıkla tek başınalığın farklı şeyler olduğunu biliyorum, ona göre davranıyorum.

Bugün kameradan kendimi izledim, düşündüğümden daha fazla hüzünlü bakıyorum ama düşündüğümden daha az itici görünüyorum.

Bir insanı tamamen anlayabilmenin imkansız olduğunu biliyorum, ona göre davranıyorum.

Hayattan tek istediğim iyi bir terapist olabilmek, bunun için çok çalışmam gerekiyor,ona göre davranmaya çalışıyorum.

"Because you leave me here on the other side", görünce söyleceğim. "I won't live for or die for you won't do anything any more for you, i'm not gonna shed one more tear for you" da diyeceğim. İçimden.

İnsanları dengesizleştiren motivasyonu merak ediyorum.

İstanbul'da nemden ve sıcaktan bayılmamayı umut ediyorum. Bir de yolumu bulabilmeyi. Literally.

Michael Bergen benim sevgilim olsa, hayattan elimi ayağımı çekerim. Yeminlen.

Ölmeden önce bir tane şarkı yazacağım.

Madrid'de ve Manhattan'da yaşamadan ölürsem de gözüm çok pis arkada kalacak.

Belki Almanca öğrenirsem süper bi kariyer adımı atabilirim ama sevmiyorum bu dili.

Bazen diyorum ki Jeff Buckley neden öldü, bazen bana hala yaşıyormuş gibi geliyor hatta arkadaşımmış, birazdan beni arayacakmış, çıkıp kahve içelim diycekmiş gibi. Özlüyorum.

Bir yıl sonra çantadan çıkan hatırlar gibi ilginç bir şey var mıdır?. Bir yıl kapalı kalmış orda.

Gitmek bir seçimse, kalmak da öyledir. Hayat seçimlerden ibarettir. Bazen bir seçeneği kaybetmekten korktuğum için karar vermeyi ertelemem bir şeyi çözmez. İşkenceyi uzatır. Yara bandını çekmek gibi, seç gitsin bir anda.

Yetenek önemlidir ama yeneteği yaratmak daha önemlidir. Bunu biliyorum, ona göre davranıyorum.

Hayat kısa evet bunu bilmeyenimiz var mı. Our endless numbered days demiş güzel bi adam. Sonsuz gibi geliyor de mi? Sadece ölme deneyiminin sistemde varolmayışındandır bu. O yüzden insanlar günü yaşama kararlarını 2 saat içinde unuturlar. Ben de.

Bir terapistle hangi terapi sisteminin daha iyi olduğunu tartışma. O senden daha çok biliyor çünkü ukala olma. Ukalalık kötüdür, ona göre davran.

Yeşil babetler güzeldir, güzel olduğu kadar da dardır. Ama bir gün giymekten kimse ölmez. Hem değişiklik iyi de olabilir. Kim bilir.

Ben bilmem.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

insanları dengesizleştiren bir motivasyon mu? doğuştan gelen bir yetenek değil mi? bir içgüdü filan sanki?!

istanbul'da nemden ve sıcaktan bayılmamak için akşam gezmeni ve geri kalan zamanda klima altında oturmanı tasiye ederim. uguladım işe yaradı.

bir şarkı az.

hayat seçimlerden ibarettir evet, ama biraz daha açmak isterim. hayat çoktan seçmelidir. sen şık sayısını 2 ye indirirsin, hangisinin işaretleneceğini ise hayat kendisi seçer genelde.

terapist? benim iyi bi terapiste ihtiyacım var. cidden :S numara-adres filan arıyorum. ama beni anlayabilecek bir terapist olmalı. babamın kafasında bir terapist benim ne hissettiğimi anlayamaz. anlayabilecek olsa babam anlardı zaten :S genç biri.. genç ama başarılı ve bilgili ve mümkünse anaç belki?

beyaz babet. winmaxx... 7/24 giyilebiliyor. tavsiyemdir.

gokciii dedi ki...

istanbulda akşamları gezmeyi planlıyorum, gündüzde kongrede sunumlara giricem ama umarım salonlarda klima vardır, yoksa işkenceye döner.

hayat kendisi mi seçer? evet bazen gerçekten son söz bize kalmıyor, evrenin garip bi sistemi var ne yazık ki.

eğer terapist arıyorsan ben de isim çok:) ama beni anlayabilmeli fikrine çok takılma bence, anlamaya çalışması bile o kadar yeterli oluyor ki, zaten iyileştirici olan o ilişki süreci yoksa kimsenin kimseyi tam olarak anlayabildiği yok, kafamızın içindeki bazı şeyler hep karanlık kalacak.
Özelden mail atayım ben sana birkaç isim ve adresleriyle birlikte :)

yeşil babetler beni öldürdü, ayağım hep yara oldu. ben bu kız ayakkabılarını alışamıycam galiba :(