16 Temmuz 2009

Bulut

Pas tutmuş eski bir demir parça gibi onun gölgesi artık, paslı değilken bile işe yaramayan bu parça, bir de paslandıysa, onu elimde tutmak için nedenim kalmamış demektir. Bir bulutun yavaşça dağılışını hayal ediyorum, kaybolan bulutun arkasından belli belirsiz kendini gösteren bir güneş imgesi var gözlerimin önünde. Ne ben bulutluyum, ne de uzaklara bakınca gözlerimden bir bulut geçiyor, bu sefer hayatım değil, hayatımı çevreleyen pis bulut dağılıyor. Bu imgenin kuvveti karşısında şaşkınım. Velhasıl hayat zannettiğim şey parçaları birbirinden uzağa atılmış kocaman bir puzzle gibi. bitirmek için çok fazla yere bakmam lazım; çok gezmem, çok yorulmam ,fırınlardaki ekmekleri tüketmem ve belki daha çok kavga etmem... Bitirmeden bırakılır mı hiç. Şu an parçaları eksik olabilir ama onu tamamlayacağım günün umudu ayakta tutuyor beni. Kendime inanmakta zorlanıyorum, bir yandan içimdeki bu köşeye gülüyorum ama o küçük köşe hayatta tutuyor beni. Gölgelerden korkmuyorum, geriye bakmıyorum, küçük köşem ve dağınık puzzle parçalarımla bütünün hayali aklımda, bulutsuzum, bir şarkı tutturmuşum, yaşıyorum.

Hiç yorum yok: