26 Şubat 2009

Bıkkın Yazı

Alışverişin kendini iyi hissetmeye yaradığını söylerler ya ben bunca yıldır bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyormuşum meğersem. Yani zaman zaman bir şeyler almak iyi gelirdi bana ama insanın gözünün dönmesi nasıl oluyormuş onu öğrendim. Tek başıma girdiğim her mağazada bir şeyler beğenmeyi başardım ki bu benim için bir rekor sayılabilir. Sonra hiç üşenmeden hepsini tek tek denedim ki bu da benim çok zor yaptığım bir şeydir. En sonunda da beğendiklerimi bir hışımla aldım. Öyle bir batmışım, gözüm öyle hiçbir şey görmez olmuş ki yani ben bile kendime şaştım. Moralim niye bu kadar bozuk ben de bilmiyorum çok belirgin bir nedeni yok ama dünyalar başıma yıkılmış gibi hissettiğim kısa zaman aralıkları oluyor. Hasta olmamla ilgili olabilir belki çünkü fiziksel olarak kendimi çok berbat hissediyorum, çok yorgunum hatta tükenmek üzereyim. Birkaç gün içinde hayatımla ilgili önemli kararlar alacağım, biliyorum. Ondan sonra her şey güzel olacak diye umuyorum. En azından daha az acılı, daha sakin. Çünkü kısa bir molaya ihtiyacım var, durulmaya ve birazcık daha dışarıdan bakmaya ihtiyacım var. Bir anda nasıl böyle kaybolabiliyorum ben, şu yaşıma kadar çözemedim. Kendime acımaktan vazgeçtiğim gün süper bir insan olacağım, bir de özgüven aşısı diye bir şey varsa bana bir kutu göndersinler istiyorum. Niye böyleyim ben ya, bıktım kendimden.

#10

Geçen hafta için yazacağım dediğim ama yazmadığım rock n' roll listesini bu hafta yazacağım artık. Geçen hafta içimden gelmedi ben de içimden gelmeyen öylesine, sırf hazırlamış olmak için hazırlayacağım bir listeyi yapacağıma hiç yapmam daha iyi dedim. Şimdi şöyle çok kral, 6 şarkılık muhteşem bir listem var. Hepsine de bayılıyorum, işte şu şekilde:

1- AC/DC- Highway to Hell
2-Bon Jovi- Livin' on a Prayer
3-Guns n' Roses- Sweet Child o' Mine ("he's got eyes of the bluest sky his hair reminds me of a warm place" diyorum o kadar)
4-The Rolling Stones- You Can't Always Get What You Want (bu şarkıyı kendime armağan ediyorum, Gregory House'a da selamlarımı iletiyorum :))
5-Aerosmith- Crying
6- Led Zeppelin- Black Dog

21 Şubat 2009

Merak

Bir şarkı var hani Marshall ile Lily'nin şarkısı Good Feeling. Diyor ya orda "good feeling won't you stay with me just a little longer" aha işte ben de tam olarak bunu demek istiyorum. Kalmıyor, hep gidiyor. Neden bu kadar çabuk? Merak ediyorum. Bir şarkı daha var mesela orda da diyor ki "dolaşırdı adımlarım seni görünce, karışırdı kelimeler hep birbirine" aha işte ben oyum. Niye böyle oluyor ki? Merak ediyorum.

17 Şubat 2009

konuş

Nasıl da anlam arıyoruz her şeyde. En ufak detayları bile ayrıntısına kadar saatlerce konuşup, tek bir şeyi sündürüp tartışıp en sonunda da cevapsız kalıyoruz ya ne kötü. Çaresizlik içindeyken insan, sadece düşünerek çözüm bulabileceğini sanıyor, sanki ne kadar fazla fikrin olursa problem o kadar çabuk çözülürmüş gibi ya da aynı konu üzerine kurabileceğin cümle sayısı ne kadar fazla ise her şey o kadar iyi olacakmış gibi. Ama iyiye giden bir şey yok, zaman geçiyor sadece. Konuşurken rahatlıyor insan, aslında günün her dakikası seni rahatsız eden, kafandan atmayı asla başaramadığın düşüncelerin bir kısmını sesli söylemek sonra da başka sesleri senin düşüncelerin üzerine konuşurken dinlemek güzel bir yaşantı, hepsi de bu. Konuştukça düzelen hiçbir şey yok, anlık bir iyileşme sonrası yine aynı, hep aynı. Yine de beni dinleyen ve fikirlerini hiçbir zaman esirgemeyen insanlara sahip olduğum için şanslıyım, nasılsa birgün gelecek ve o gün artık kafamı sürekli meşgul eden problem var olmayacak, biliyorum yani öyle olmalı. Bu süreçte tüketene kadar konuşmak, içimde bir şey kalmayasıya kadar anlatmak bulabildiğim tek çözüm.

12 Şubat 2009

#9

Listeye devam ediyorum bu hafta, acayip hızlı geçen bir haftanın sonunda şöyle sakin sakin şarkılar olsun bu haftanın favori şarkıları, -uyurken güzel gider bu liste haberiniz olsun- ama haftaya rock n' roll listesi hazırlayacağım, şimdiden reklamını bile yaptım beni izleyin anacığım, konsept güzel bir şey, valla.

1-Düş Sokağı Sakinleri- Hüzün Kovan Kuşu
2-Arid- Words
3-Iron & Wine- Passing Afternoon
4-Counting Crows- Raining in Baltimore
5-Death Cab For Cutie- A Lack Of Color
6-Gavin Thorpe- Pictures

Yaşam Düşlerdedir**

Anlayamadığım şeyleri anlamak için çaba sarfetmekten çok yorulduğum için duruldum, durduruldum. Niye'yi anlatmak, anlamak kadar zor olunca ondan da vazgeçtim. Gerçekten en sonunda fiziksel olarak bile tükeniyormuş insan, ben de huzura ancak böyle ulaşabilirmişim demek ki, sürekli uyku halinde kalabilmek ne güzelmiş aslında, uyuymadığım geceler için üzüldüm bile. Canım sıkılıyor hala, şöyle kalbimle midem arasında bir yerde rahat bırakmayan şeyler var. Büyük bir sıkıntı, ama alışıyormuş insan en kötüye bile, nedeni yok belki , en garibi de bu. Kaybetmeye mahkum insanların kendilerini buna mahkum ettiğini düşünmek için çok kanıtım var, kendimden yola çıktım.


**hüzün kovan kuşu

8 Şubat 2009

Nedensiz yere gelen of'lamar vardır ya işte, ben onlara sahibim, taa içimde bir oflama isteğiyle yaşamak çok yorucu oluyor zaman zaman. Can sıkıntısı konusunda kendimi eğittim mesela, gelip gidişini anlayabiliyorum bir de şu oflamalardan kurtulsaydım olmam gereken insan olmaya azıcık daha yaklaşabilirdim.

Dengeye ulaşmam gerektiğini söyleyen bir tarot falım oldu geçenlerde. İki şeyin arasında kalıp birgün birini diğer gün diğerini hissettiğim sürece istediğime ulaşamayacağımı ve bu ikircikli durumun beni "yere oturup ağlayan kız " kartındaki kız gibi yapacağını, hatta benim çoktan o kız olduğumu ve bu durumdan kurtulamayacağımı söyledi fal. Yapmam gereken sabırlı olmak, cesaretle davranmak ama cesareti abartıp gaza gelmemek, iç huzura erişip, dünya görüşümü değiştirmek ve beklemeyi bilmekmiş. Dengeye ulaşmak için çaba harcama gerekliliği beni biraz düşündürüyor, bence denge kendiliğinden gelen bir şey olmalı, yani denge bir miktar sorunu da değil ya vardır ya yoktur. Yoksa durum kötüdür bu kadar. Ayrıca o iç huzara ulaşmayı gerektirecek denge benim hayatıma bunca yıl uğramamışken şimdi niye uğrasın bilmiyorum. Sabır kısmına söyleyecek bir şeyim yok ben zaten bekliyorum, beklemeye devam edebilirim. Tüm hayatımı bekleyerek geçireyim hatta ben, neyi beklediğimi de bilmeyim. Aman be.

Benjamin Button çok üzgün bir filmmiş, çok ama çok üzgün. Ya da üzgün olan bendim bilmiyorum. Hüzün doluydu baştan sona, kayıplar ve kaçırılmış fırsatlar üzerine olduğu için, ayrıca zamanın üzerimizde yarattığı yanılgının ne pis bir şey olduğunu başka bir açıdan anlattığı için güzel. Çok sevdim. En çok da kaptanı sevdim, felsefesi olan adamlara hep hayran olmuşumdur zaten :) İzleyin, mutlaka. O kadar çok şey söyledi ki bu film hepsini buraya yazmak ve sürekli olarak okumak istiyorum ama şu üçü yetsin şimdilik:

"Your life is defined by its opportunities... even the ones you miss. "

"For what it's worth: it's never too late or, in my case, too early to be whoever you want to be. There's no time limit, stop whenever you want. You can change or stay the same, there are no rules to this thing. We can make the best or the worst of it. I hope you make the best of it. And I hope you see things that startle you. I hope you feel things you never felt before. I hope you meet people with a different point of view. I hope you live a life you're proud of. If you find that you're not, I hope you have the strength to start all over again. "

"Everyone feels different about themselves one way or another, but we all goin' the same way. "

5 Şubat 2009

#8

Ufak bir liste yaptım bu hafta, ilk 3ü en favoriler, devamı da mutlaka dinlenmesi gerekenler, benim geçen hafta çok dinlediğim şarkılar. Şarkılar hakkında yazı yazma işinin zor olduğunu kavradığım için olacak ki sadece liste yapmak hoş ve mantıklı göründü gözüme, en azından bu hafta için.

1-Dave Matthews Band-The Space Between
2-Radiohead-All I Need
3-Starsailor-Slience Is Easy
4-Snow Patrol-Make This Go On Forever
5-Jeff Buckley-The Other Women
6-Michael Buble-Dream a Little Dream of Me