24 Ocak 2012

I'm so much older than I can take

Bu blogu ilk açtığımda 20 yaşımı bitiriyor olmamla ilgili bir yazı yazmışım, bugün açıp onu okudum da hiç şaşırmadım yazdıklarıma. 4 yıl önce de büyümeye aynı tepkiyi veriyormuşum şimdi de aynı tepkiyi veriyorum. Ben büyümek istemiyorum ama o yazıyı yazdığım günün üzerinden bile 4 yıl geçmiş. 4 yıl... Az gibi geliyor sayı olarak düşününce belki gerçekten de az ama bu 4 yılı sanki on gün içinde yaşamışım gibi hissettiğimden, bazı şeylerin hızına bir türlü yetişemediğimi düşündüğümden bu durumdan çok korkuyorum. Yıllar basit sayılar gibi gelmiyor bana hiçbir zaman. 24 yaşımda bu düşünce tarzından kurtulmayı planlıyorum; biliyorum, ben bile inanmadım yazarken bunu yapabileceğime ama biz umudu elden bırakmayalım. Bu yıl tam bir kutlu doğum haftası gibi geçti doğum günü olayı, Begümle birlikte bu hafta doğum günü haftamızı kutluyoruz; o da 22 ocak'ta doğan ve kutlu doğum haftası uygulamasını başlatan biricik arkadaşım. Kutlamalar 27'sine kadar da devam edecek. Kutlama dediysem öyle havai fişekler patlatmıyoruz tabi ki, kendi çapımızda sevdiğimiz mekanlara gidiyor, yiyoruz, içiyoruz. Hayatta en çok başarılı olduğumuz şeyleri yapıyoruz yani. Hayattan başka şeyler beklemiyoruz zaten, bundan öte ne olacak yani. Sevdiğin insanlarla birliktesin kebap yiyip tekila içiyorsun. Tabi bunları aynı anda yapmıyoruz, gerçi elbet bir gün onu da yaparız bu performansla. En çok doğum günlerimde yalnız olmadığımı hissediyorum, çevremdeki insanları ne kadar sevdiğimi bir kez daha anlıyorum. Onlar da sağolsunlar beni hediye manyağı yapıp çok güzel cümleler kuruyorlar. Hayatta çok bir şeyim yok ama çok güzel insanlar biriktirmişim kendime, bu da bana yeter zaten.

Hediyelerimi burada anlatıp görgüsüzlük yapmayacağım, sadece bir tanesini söyleyeceğim ona aşırı heyecanlandım zira son zamanlarda aklım fikrim hep orada. Sherlock! Bir sürü Sherlock Holmes kitabım oldu. Tüm romanlar ve hikayeler. İki ciltte toplamışlar ve ben bu doğum günümde o mükemmelliğe sahip oldum. Nasıl mutluyum belli değil. Diğer tüm hediyelerimi de deli gibi sevdim deli gibi. Çok mutluyum yani, son zamanlarda hissetmediğim kadar iyi hissediyorum. Doğum günü hediyeleri diyince geçen yıl aldığım mükemmel br hediyeden de bahsetmeden geçemeyeceğim.O hediyenin yeri çok ayrı, bir yıldır ne zaman kendimi kötü hissetsem onu açıp okuyorum. Geçen yıl Bengisu'nun benim için blogunda yazdığı yazı. Cümleler her zaman en güzel hediyeler oluyorlar zaten. Hayat bana hala istediğim gibi davranmıyor, kırıp dökmeye devam ediyor ama bu kırılıp dökülmeleri tek başıma atlatmak zorunda kalmadığım için çok şanslıyım. Zaten hangimiz kırılıp dökülmüyoruz ki. Mühim olan dökülürken birkaç parçanı kurtarabilecek insanlar, gerçekten öyle. Bir de 6 yıl önce, hayatımın tek sürpriz doğum günü partisini ayarlayan dershane arkadaşlarıma da burdan selam ederim. 2006 çok unutulmaz bir yıldı birçok açıdan. En güzel hediyeler listesi gibi oldu böyle ama tüm hediyeler birbirinden güzel, ne diyim iyi ki var bu insanlar. Benim insanlarım.

Hiç yorum yok: