14 Ocak 2008

Ne diyorum ki ben?

Bazen insanların sözlerine kırılıyorum.Öyle söyledikleri için üzülüyorum.Çok alıngan bir insan olmadım hiçbir zaman ama bazı sözler çok derinden etkiliyor beni."keşke öyle söylemeseydi,o laf ağzından çıkmasaydı"diyorum içimden.Biraz zaman sonra da kendime kızıyorum niye üzülüyorsun sadece birkaç kelime.Ama bazı sözler gerçekten güçlü.Beni yanlış tanıyorlar diyorum,bilmiyorlar.Sonra iç ses devreye giriyor hemen;Sen kendini yeterince anlatıyor musun peki?Tanıtıyor musun kendini insanlara,neden saklanıyorsun,bazen neden susuyorsun???
Peki ya neden onlar çaba göstermiyorlar.Neden insanlar bu kadar hazırcı.Neden ben kendimle ilgili her şeyi anlatmak zorunda kalıyorum ve neden bazı insanlar tanımadan yargılamayı bu kadar seviyorlar?Onlar tanımaya çalışsalar ya beni,yavaş yavaş anlasalar ya.Benimle zaman geçirdikçe küçük ipuçlarını birleştirip bütünü görseler ya.Ben böyle olmasını seviyorum.İnsanları yavaşça tanımayı,çözmeyi.Karşı taraftan da aynı şeyi bekliyorum sanırım ama olmuyor ne yazık ki.Sonra böyle düşündüğümü birilerine söylediğim zaman her şeyi karşı taraftan bekleme,sen de bir şeyler yap,yok şudur budur diye akıl vermeye kalkıyorlar,sinirleniyorum.Benim ne demek istediğimi bile anlamıyorsun ki sen ben sana daha ne anlatayım kendimi,bırak ya diyorum,üşeniyorum konuşmaya o andan itibaren daha fazla laf anlatamayacakmışım gibi hissediyorum ve Scrubstaki JD gibi hayallere dalıyorum:) bu noktadan sonra iletişim tamamen kopuyor zaten.
Sonra zaman geçiyor,eğer beni kıran sözleri söyleyen kişi çok da umursadığım bir insan değilse,unutuyorum,aklıma bile gelmiyor,sadece bir süre üzüldüğümle kalıyorum.(bu konuda çalışmam lazım)Ama çok değer verdiğim bir insanın sözleriyse beni kıran,işte onu unutmam imkansız oluyor.O hep benimle,içimde bir yara olarak kalıyor.

1 yorum:

Anıl dedi ki...

Aslında bunu hepimiz yapıyoruz. Sadece biz maruz kaldığımız farkında oluyoruz ki mesele de burada zaten. Karşımızdakilerin neden çaba sarfetmediğini ya da bizim kendimizi yeteri kadar anlattığımızı düşünmekten ziyade biz karşımızdakileri yeteri kadar tanıyabiliyor muyuz? İşte bu da kazın diğer ayağı!