27 Ocak 2012

Third Star

07 Follow You Down to the Red Oak Tree by jamesvmcmorrow

names get carved in the red oak tree
of the ones who stay and the ones who leave
i will wait for you there with these cindered bones

so follow me follow me down
follow me follow me down
follow me follow me down
follow me follow me down

Ölümü neden hep bir yarım kalmışlık olarak gördüğümü bilmiyorum. Her zaman öyle olmak zorunda değil sanki. Belki de hiçbir zaman öyle değil. Ölüm tamamlayıcı olabilir, net bir son olabilir. Bir insanın son başarısı bile olabilir. Bir film izledim, adı Third Star, bir daha izlemeyi çok istediğim ama çok acı verdiği için bir daha asla izleyemeyeceğim filmlerden. Nefessiz kaldım, iç çekip duruyorum. Sanki yeterince oksijen kalmadı odamda. Ölüm, bir trajedi değil, trajedi olan hayat. Trajedi hep zihnimizin içinde, ölülerse huzurlular, hissetmiyorlar. Acı duymuyorlar. Son bir nefesi içlerine çekip sonsuza kadar suyun altında o nefesi tutuyorlar. Sabit, kıpırdamadan. Hissetmeden. Belki de ölüm tüm yarım kalmışlıkları sonlandıran bir kurtarıcıdır.









4 yorum:

kukuletalı dedi ki...

bu şarkıyla beni bağrımdan yaraladın. ilk defa dinliyorum... aşkolsun.

gokciii dedi ki...

ben de bugün ilk defa dinledim, kendi kalbimi de yaraladım çok fazla. böyle şarkıları bizi mahvetmek için mi yapıyorlar, nedir.

kukuletalı dedi ki...

bir de bir şey daha var. bu bahsettiğin konu, ölümle gelen yarım kalmışlık ya da kalmamışlık... bunları birkaç gündür ben de düşünüyorum ve vardığım sonuç ölümün o kadar da dramatik bir şey olmayabileceğiydi. böyle düşününce daha iyi hissettim, özlemeyi de çok uzun zaman önce bıraktım zaten.

gokciii dedi ki...

ben de çok düşünüyorum ölümü ve cevaplarım günden güne değişiyor. net bir tutumum yok henüz, her gün farklı bir şey mantıklı geliyor ama ölümün dramatik bir şey olmadığı, hayatları yarıda kesmediği düşüncesi sanırım bu zamana kadarkiler içinde en iyisi. ölen kişi üzerinden düşününce her şey daha az dramatik gelmeye başlıyor zaten. geride kalanların trajedisi ise ölümden değil hayattan, yani öyle. bi de sanırım ben de bıraktım artık özlemeyi.