24 Ağustos 2010

Küçülmek

Hayatımla ilgili önemli bir karar vermek için yürüdüm Kızılay'da. Ne zaman canım sıkılsa, yalnız hissetsem, bir şeyler ters gitse, uykum gelse hatta Dost Kitabevi'ne girerim. Bugün de öyle yapıyorum. Kitaplara bakmak bile değil amacım sadece orada bir şeyler var, havası mıdır kokusu mu yoksa, bana güven veriyor, bir nevi ana rahmi. İçeri giriyorum, içerisi başka bir dünya, nefes alıyorum yavaş yavaş. Amerikan edebiyatı bölümünü geçiyor Murathan Mungan'ın kitaplarına bakıyorum, onlara dokunuyorum. Her zaman Murathan Mungan kitaplarına gider dokunurum, orada mutlaka durur ve kitaplara birgün hepinizi alacağım sözünü veririm. Bugün de aynısını yapıyorum. Sonra Türk edebiyatı'na uzaktan bakıp yürümeye devam ediyorum. Tam karşımda şiir bölümü duruyor, kulaklıkta transatlanticism çalıyor "i need you so much closer" diye sesleniyor bana derinden ama yalanım yok o sırada kimseyi yakınımda istemiyorum, kimsenin yanımda olmasına ihtiyacım yok, herkes uzak olsun mümkünse ,kendimden bile uzağa gitmek istiyorum ama neden bu şarkıyı dinliyorum orası muamma. Şarkı devam ediyor ve şiir bölümünde öylece duruyorum, elim birkaç kitaba uzanıyor, rastgele sayfalarını açıyorum okumuyorum sadece bakınıyorum. Sonra bir tane kitabı alıveriyorum elime. Kitabı sıkı sıkaya tutmuş hatta neredeyse ona sarılmış bir şekilde klasiklerin durduğu rafa doğru ilerlerken kararımı veriyorum. Kendimde bir istanbul görmediğimin farkındayım; sadece bunu güvenli alanımı terk etmeye korktuğum için mi yoksa gerçekten istemediğim için mi gördüğümün ayrımını yapmam gerekiyor, yapıyorum. Hepimizin korkuları var ve hepimiz biraz da olsa, tanıdıklığın sıcaklığına ihtiyaç duyan varlıklarız. Belki herkes değil ama ben öyleyim, tanıdık bir kitapçı bile beni sakinleştirmeye yetiyor, belli ki öyleyim. Yeniliklerden korktuğumdan da değil üstelik bunu da biliyorum, yenilikleri seviyorum ama beni mutlu edecek ve etmeyecek yenilikleri ayırt etmeyi öğrenmem gerektiğini anlıyorum. Bir anda karar veren bir insan olmadığımı düşünürdüm eskiden hep şimdiyse kararlarımı on dakikada alabiliyorum. Büyüyorum galiba diye geçiyor içimden ama sonra büyümenin kararları düşünerek- tartarak almak olduğunu söyleyen annem geliyor aklıma , o zaman küçülüyorum ben galiba diyorum. Bildiğin küçülüyorum daha doğaçlama yaşıyorum, daha umursamaz gitgide daha umursamaz. evet evet bende bir ankara var, nemli memleketlerde yaşayamam ki ben hem, kuru hava lazım bana kış ve soğuk, o herkesin sevmediği gri'ye ihtiyacım var, bunları hep biliyorum daha iyi görüyorum. Kararım açık, o kitabı alıp evime geliyorum.

4 yorum:

Amanita dedi ki...

kokusundandır o his bence. çalışanlarını sevmiyorum ama, içeri adımını atınca kitaplara bakan insanlar ve o kitapların kokusu cidden huzur veriyor.

gokciii dedi ki...

ya evet bir de kitaplara bakan insanlar var onları da çok seviyorum. koku gerçekten bambaşka.

Gürsel Sünbül dedi ki...

kararını verebildin mi?

gokciii dedi ki...

evet kararımı verdim. iyi de oldu.