9 Nisan 2012

Havuz

ingilizce'deki I'm in pain kalıbını çok seviyorum, bir sürü şey çağrıştırıyor bana ve nedense bu cümleyi türkçe'ye çevirdiğimde aynı hissiyatı yakalayamıyorum. acı içindeyim olmuyor, acı çekiyorum da karşılamıyor. I'm in pain bambaşka bir şey ve ne zaman bir yerde duysam bu cümleyi, gözümün önüne bir havuz geliyor. kocaman bir havuz... havuzun içinde tek başına duran bir insan imgesi canlanıyor hemen kafamda. dışarıdan havuza ilk girdiğinde çok üşümüş, o ilk an havuzdan çok nefret etmiş ama zaman geçtikçe suyun sıcaklığına alışmış hatta bir süreliğine havuzda oradan oraya yüzebiliyor olmaktan memnuniyet duymuş bir insan. sonra zaman geçtikçe elleri ayakları buruşuyor. sadece suyun içinde bulunma durumu bile onu rahatsız etmeye başlıyor. bu onun için bir durum artık; nefes almak gibi, ılık suyun içinde öylece duruyor. belki zamanla buna alışıyor ama o hiçbir zaman o suya da ait olamıyor. bir balık olsa mesela havuz içinde her şey normale dönecek ama balık olmayı öğrenemiyor. insan olarak bir türlü öğrenemiyoruz balık olmayı. balıkları biliyoruz, balıkları izleyebiliyoruz, bir dereceye kadar balıkları taklit bile edebiliyoruz ama balık olmayı bir türlü öğrenmiyoruz. bir şey olamayınca da o şeye yabancı olmak zorunda kalıyoruz otomatikman; insanlığın dramlarından biri daha. yabancı olmak bu kadar kolayken balık olmak o kadar zor işte. sonra o insan suyun içinde gün be gün daha çok buruşuyor ama su hep ılık; belki buz gibi olsa ya da etini yakacak kadar sıcak olsa bu kadar rahatsız hissetmeyecek ama o ılıklığın verdiği durağanlık ve neredeyse sonsuzluğa eş bir sakinlik yavaş yavaş delirtiyor havuzun içindeki insanı. dışarı çıkamıyor, merdivenin yerini bilmediği için. bir gün o merdiveni bulma umuduyla ılık suyun içinde durmaya devam ediyor. sonra belki bir gün merdivenini bulup havuzdan çıkıyor, çıkıyor ama bir daha asla havuza girmeden önceki insan olamıyor, balık da olamadı zaten. bir şey oluyor elbet, insan illa ki bir şey olmak zorunda; hiçbir şey olamasa yabancı oluyor, ne yapsın, kurtulamıyor olmalardan. ya da belki havuzun içinde tek başına duran insan o merdiveni hiç bulamıyor. sonsuzluk gibi rahatsız eden ılık suyun içinde ölüyor yavaşça, çok yavaşça. ancak öldüğünde balıklara eş olabiliyor. çünkü balıklarla insanlar sadece öldüklerinde eşittirler. artık ikisi de ölüdür. ölmek insanın balık olmayı başardığı tek durumdur. çünkü o zaman balıklar da insan olur.


5 yorum:

la petite mort dedi ki...

ızdırap çekiyorum karşılar mı i m in pain'i?

gokciii dedi ki...

karşılamaz galiba, gerçi çok da bilemedim ama sanki bu daha güçlü bir şeymiş gibi geliyor bana. daha yoğun gibi.

kukuletalı dedi ki...

"ancak öldüğünde balıklara eş olabiliyor. çünkü balıklarla insanlar sadece öldüklerinde eşittirler"

bunu yazdım kafama sevgili g.

Adsız dedi ki...

bazen beyninin içine girip, oraları yıkıp dökesim var.

gokciii dedi ki...

yapsana. beni de kurtarmış olursun.