16 Ekim 2008

Yazası Gelen İnsan: Ortada Kuyu Var Yandan Geç*

Her şey çok hızlandı birden. Günler nasıl geçiyor ben henüz anlayamadım. Eve geldiğimde bitmiş oluyorum, hem zihnen hem de bedenen ancak bu yıl okulumu ve bölümümü çok acayip sevdiğim için bu duruma ses çıkarmıyorum. Koşullara ayak uydurmaya çalışıyorum ki evrimsel olarak sahip olduğumuz bir özelliktir bu, hayatta kalmaya yarar. Ben hayatta kalmayı başarıyorum hem de büyük bir azimle bu defa. Yorucu olan her şeyle mücadele edecek gücüm varmış. Geçen yıl okuldan ne kadar uzak olduğumu ve özellikle ikinci dönem başlamasın diye yakınıp durduğumu hatırlıyorum, hatta buraya bile yazmışım. Şunu söylemek isterim ki beni heyecanlandıran tek ders dediğim sinema dersimden a1 aldım :) En çok da o nota sevindim hepsinin içinde çünkü o ders için de çok uğraştım, ekip çalışması olması gereken filmin her şeyini tek başıma yapmak zorunda kaldım takım arkadaşlarım ultra mükemmel insanlar oldukları için. O zaman bu duruma çok sinirlenmiştim ama şimdi dönüp baktığımda o koşturmacanın çok yararlı olduğunu görebiliyorum, üstelik hayatımda başardığım somut işlerden biriydi, ortaya bir şey çıkarma hissi gerçekten güzelmiş. Sadece sinema dersi değil, ölesiye korktuğum projenin yapılacağı ders için de çok büyük mücadeler verip kocaman emekler harcadıktan sonra ortaya inanılmaz güzel bir şey çıkınca "vay anasını be bunu biz mi yaptık şimdi" diye yaklaşık 1 hafta kadar gurur duymuştuk kendimizle.(sonra geçti:)) İnsan olayın içinde olunca hergün küfrederek yapıyor işleri, öleceğini zannediyor, sanki bir kelime daha duysa beyni patlayacakmış gibi geliyor ama günün sonunda bunların hiçbiri olmuyor ve ancak geriye dönüp bakılınca; o süreci yaşarken çok yorucu olan şeyler aslında ne kadar da güzel görünüyor. Ben de bunları bildiğim için bu sene geriye dönmeyi beklemeden, sürecin içindeyken fark etmeye çalışıyorum her şeyi. Başarması pek kolay değil ama sürekli bi kendime telkinler ve farkındalık anlarıyla sağlayabiliyorum bunu. Sanki ben değiştim şu son 4-5 ayda, daha farklı hissediyorum, bakış açım değişti birçok olaya karşı ve bunu fark etmek de beni sevindiriyor. Eskisi kadar korkmuyorum galiba büyümekten, daha önce burada yazdığım gibi ödüm patlamıyor sonlardan, bitişlerden. Her şey olması gerektiği gibi gidecek, bunu biliyorum, her saniye iyi hissetmiyorum ama en azından büyük yıkımlar yaşamıyorum. Canım çok yazmak istediği için bir anda döküldü bunlar içimden, Böyle işte yazdım durdum şimdi okumaya kalksam kendimin de anlamayacağı bir şeyler yazmış olduğuma eminim, ama okuyacağım. Gerekli düzeltmeleri yapmak için:)

Madem yazasım var, son zamanlarda okuduğum kitaplardan da bahsedeyim. 4 kitabı aynı anda okumaya çalışıyorum şu sıralar, daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım ama çok da zor değilmiş. "Yeraltından Notlar"a başladım, henüz çok başındayım. Gözlem görüşme derslerinden sonra haftada bir kez okuduğum Irvin Yalom kitabı "Bağışlanan Terapi" var yine başka bir Irvin Yalom kitabı(yeni kitabı) "Güneşe Bakmak, Ölümle Yüzleşmek" var, bir de acayip hızlı bir giriş yaptığım ama sonra yavaşladığım "Tutunamayanlar" var. Okuyorum işte yavaş yavaş, acelem yok. Okuduğum kitaplardan bahsetmişken izlediğim filmlerden de bahsedeyim biraz:

"İklimler"'i izledim acayip beğendim, sırada Mayıs Sıkıntısı var, vizyona girince de Üç Maymun'u izleyeceğim, heyecan yaptım. Ayrıca "Mustafa" için de acayip heyecan yaptım, fragmanını ne zaman görsem tüylerim diken diken oluyor, müzikleri çok muhteşem olmuşa benziyor. Goran Bregoviç'i seviyorum, her ne kadar kendisinin konserinden elimde olmayan nedenlerle yarıda çıkmış olsam da bi dahaki konserinde asla böyle bir şey olmayacak. Can Dündarla birlikte Ntv'de bir programa konuk olmuştu, ben o programı izlerken Can Dündar'ın ne kadar doğru bir karar vermiş olduğunu anladım, Balkan ezgileri ne kadar güzel, Atamıza da ne çok yakışacak. Neyse ben başka ne izledim son zamanlarda? Hımmm. Righteous Kill'i izledim. Üstadları beyazperdede yanyana görmek büyük bir olaydı ama onun dışında filmin aman aman bi yanı yoktu. Benim için tek esprisi bu sinema tanrılarını birlikte görebilmek ve tüm mimiklerine kadar incelemek oldu. Yaşlandıklarını biliyorum ama hiç ölmesinler istiyorum, sonsuza kadar yaşasınlar istiyorum,ben öleyim onlar yaşasınlar, o derece yani. Sonracığıma "Dead Man'" izledim, inanılmaz beğendim, benim sinema anlayışımın üzerine cuk diye oturan bir film gerçekten, görsellik konusunda inanılmaz şeyler var, ayrıca hikayesi ve mizahı muhteşem. Johnny Depp oyunculukta muhteşem, favori filmlerim arasına girdi kısacası. Bunun üzerine bir de Coffee and Cigarettes aldım, hepsini izlemedim, bölüm bölüm izliyorum hepsini bir seferde tüketmiyorum. Sinemaya gitme fırsatım olursa Tropic Thunder'ı izleyeceğim, çok komik olduğunu duydum ayrıca Robert Downey Jr. nasıl oynamış çok merak ediyorum :)

Şu an için House'un 4. bölümünün kazasız belasız yüklenmesini istiyorum, 3. denemem çünkü bıktım şu bozuk linklerden. Ayrıca How I Met Your Mother'ın 4. bölümü ne kadar süperdi öyle. Artık herkese Himym sevdirme gibi bir amaç edindim, izlemeyen herkese zorla izlettiriyorum,sonra zorla himym geyiği yaptırıyorum, çok mutlu oluyorum, herkes izlesin bu diziyi.
Haftaya Çeşme'de olacağım, ilk defa göreceğim Çeşme'yi. Yaz mevsiminde değilde bir sonbaharda görmek kısmet olacak bana, ama olsun sonbahar her zaman yazı döver, özellikle denizli memleketlerde, Ankara'da zaten döver onu söylemeye bile gerek yok, bir de en güzel mevsim kış. Benim gibi bir kış çocuğu için kışın gelmesi büyük bir şölen, kazakları ve sıcak çikolataları seviyorum, bereleri hiç sevmiyorum ama o yüzden sinüzit denen illetten hiç kurtulamıyorum.

Gerçekten bu kadar, bitti yani. Daha başka da bir şey yazamayacağım, yoruldum, boynum tutuldu.
*Oradan, Buradan, Şuradan
Düzeltme: Irvin Yalom'un adını yanlış yazmışım, utanıyorum kendimden.Nasıl böyle bir hata yaptım hiç bilmiyorum:(

1 yorum:

Ayşenur dedi ki...

aynen mustafayı bende büyük bir sabırsızlıkla bekliyorum..dediğin gibi fragmanındaki müzikler bile insanın tüylerini ürpertmesine yeterli oluyor..