28 Kasım 2008

Saçma bir günün ardından saçma bir şeyler...

Bugün çok önemli şeyler fark ettim, anladım, kavradım. Öncelikle eğlenceli olanlardan başlamak istiyorum çünkü maddeler ilerledikçe çok sıkıcı şeyler okuyacaksınız. Hem demiştim ya içime dert olan şeylerle yeniden karşınızda olacağım diye, işte karşınızdayım.

Benim Ü harflerim bay yengeç'e benziyor. O yüzden içinde çok fazla ü olan bi kelime yazdığımda hayattan kopup bay yengeçi düşünmeye başlıyorum. çok komik bir karakter ama tip olarak, patrickten bile komik bence.

Manevra çok komik bir kelimeymiş. Duydukça kopasım geliyor. Manevra ya ne biçim kelime bu :)

Kütüphanede 2 saat 15 dakika oturmayı başardığıma göre kütüphaneler oturulabilinen yerlermiş, bugün öğrendim bu işi. Bir de çok sıcak olmasa daha mutlu yerler olabilirlermiş. Bizim kampüsteki en azından. Bir de girişine kahve makinası koymuşlar, millet kütüphanenin önünü kafeye çeviriyor ama kütüphaneye girerken kahve kokusu duymak da her koşulda hoş bir yaşantı oluyormuş

Kampüste bir insanı aramanın, onu görebileceğine inanmanın çok ama çok gereksiz bir çaba olduğunu fark ettim. Öyle pis bir yer ki bu beytepe en aramadığın insan pıt diye burnunun dibinde bitiyor, görmek için beklediğin insan hiçbir yerde yok. Pis işte, pis pis pis.

Bazen insanların size bakıp acıdıklarını görmek daha da kötüsü sizi aslında hiç tanıyamadıklarını fark etmek çok üzücü oluyormuş. Bir süre üzüldükten sonra eh başlarım ben böyle işten de diyip sinirlenebiliyormuş insanoğlu.

Hiçbir zaman kendimi bir grubun parçası olarak görmeyeceğimi anladım. Kaçıncı kere yaşandı bu farkındalık bilmiyorum ama her seferinde üzüücü oluyor. Ben ait olamıyorum, hep bir yanım kopmak ve gitmek istiyor. Dışarıda kalan gibi hissediyorum her defasında. Tam bu sefer oldu derken yine olmuyor. Bu durum da bu blogun teması gibi bir şey oldu ama böyle işte. Sıkıcı suskun ve çok sıradan bir insanım ben tamam mı, grupların aradığı süper insan olamadım hiçbir zaman. Olmak da istemedim kendi sıkıcı dünyam onların dünyasından daha güzel geldi her seferinde.

Mavi gözlü çocuk beni sevmeyecek bunu anladım, hatta bundan emin gibi bir şeyim. Tersi olsa çok şaşıracaktım. Neyse ben yine hayatımın sözü haline getirdiğim death cab for cutie'nin çok güzel bir şarkısının çok güzel sözüyle devam edeyim "i know your heart belongs someone you've yet to meet, someday you will be loved" Gecenin bu saatinde de yavanlaş yavanlaşabildiğin kadar mottosuyla ilerliyorum fark ettiğiniz gibi, pek dürüstüm bu gece blog kardeş. Canım çok sıkkın aslında böyle neşeli bir üslup varmış gibi ortada ama yok öyle bir şey.

Tüm bunların üzerine gecenin bir yarısı eve gelip ağlama isteğimi bastırıp sonra da karşıt tepki geliştirerek gülmeye başladığımı fark ettiğimde savunma mekanizmları denen şeyin varlığına tüm varlığımla bir kez daha inandım. Freud büyük adammış, bunu yeni anlamadım ama tekrarlamak istiyorum.

Her şeyi geçtim geceyi sonlandırmak için ne yapıyoruz. Dave Matthews Band'i açıyoruz Itunnesdan. Crash into me, Crush ve Number 41 i arka arkaya dinliyoruz. Güzel müzik dinlemenin vermiş olduğu kısa süreli mutluluka uykuya doğru ilerliyoruz. Dave Matthews Band'in en kadar süper müzik yaptığını yeni keşfetmedim ama tam da bugün çok iyi geldiler bana bunu fark ettim. Bugün bana iyi gelen başka bir grup da Metallicaydı, yeni albümleri güzel. Tam bana göre. Müzik de olmasa halimiz pek bir iğrenç olacaktı galiba.

6 yorum:

Anıl dedi ki...

Her şey iyi güzel de, bu kelime doğrulama hâlâ duruyor olduğu yerde. Nerede bu devlet, nerede bu millet! :)

gokciii dedi ki...

Pardon efendim, ben yine unutmuşum :) Ancak bu sefer üşenmedim gittim derhal değiştrirdim. Hayırlı uğurlu olsun, devlet uyandı, kendine geldi :)

"O" Benim Dünyam dedi ki...

İyidir, hoştur Beytepe ya :)
Bir de iyi oldu o kütüphanenin içindeki kahve makineleri, kütüphaneyi daha çok sevdim. Bu yıla kadarsa hiç sevmezdim. Evde ders çalışamadığımı fark edince erken çıktığım günler kütüphaneye gitmeye karar verdim. Ders çalışmaktan sıkılnca da açıyorum kitabımı okuyorum. Bir de ikinci kat soğuk oluyor, birinci kat sıcak :)
Amma gevezelik yaptım...

gokciii dedi ki...

güzeldir beytepe severim iyidir ama bu aralar bi sinirlendirdi beni, aslında suç beytepenin de değil ama sinirimi yöneltcek bi şey lazımdı ben de onu seçtim pikaçu gibi:)

Ben de artık kütüphanede çalışıyorum, evde hiç çalışamıyorum çünkü. İkinci kata çıkmam ben 1. sınıftayken orda donma tehlikesi geçirmiştim o kapılı odalarda, aşağısı güzel ama orası da fazla sıcak. Bir dengesi yok mudur bu işin, ılık olsa her yer ne güzel olurdu :)

Anıl dedi ki...

Gözlerim yaşardı birden :) Sormayın neden!

NOT: Kafiyeli oldu kanımca :)

gokciii dedi ki...

Süpersin dostum, bundan sonra kafiyeler senden sorulsun :P :)

gözlerin neden yaşardı diye sormayayım bari ben de, aslında sormak istiyorum ama neyse bu seferlik yırttın :D