7 Aralık 2008

Mutlu olma çabaları ve güzel filmler

Son günlerde sürekli mutlu olmak için çabalıyorum. Kendime yılbaşı ve doğum günü hediyesi aldım mesela, daha doğrusu sipariş verdim 3-4 güne elimde olur. Yılbaşına 20 günden fazla var doğum günüme ise bir buçuk ay var ama ben şimdiden hediyelerimi aldım. Oh sefam olsun :) Önümüzdeki günler boyunca onlara bakıp bakıp mutlu olacağım, planım öyle. Ayrıca kendime aldığım bir diğer süper hediye de 4 dvdlik Geleceğe Dönüş dvd seti, övünmek istemiyorum ama ben şu anda bu muhteşemliğe sahibim. Bayramda da her gün bir tane izlemek suretiyle neşeme neşe katacağım. Bir de çok önemli bir ayrıntı; salı günü cnbc-e How I Met Your Mother'ın 3. sezon bölümlerinin hepsini üstüste yayınlayacakmış. Salı günü evde olmak ve bu güzelliği kaçırmamak lazım bence.

Sonracığıma 2 tane süper film izledim. Burada bahsetmezsem çatlarım. Birincisi bir Pedro Almodovar şaheseri (çok beğendim o yüzden şaheser falan diyorum normalde garip bir kelime): Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar-Mujeres al borde de un ataque de nervios. Filmden bahsetmeden önce son zamanlarda kendime aldığım diğer bir hediyeden bahsedeyim. Empire dergisine abone oldum (ilk defa bir dergiye abone oldum hoş bir şeymiş) bana bedavaya Pedro Almodovar dvd seti verdiler. Bu benim kendime değil de Empire'ın bana hediyesi oldu biraz aslında, çok da güzel oldu valla. Sinir krizinin eşiğindeki kadınlar da bu setle taa evime kadar geldi. Empire seviyorum seni.
  • Neyse efendim konumuza dönelim filme gelelim. Çok acayip sevdim ben bu filmi, tam bir akşam baktım kendim sinir krizinin eşiğindeyim ne yapayım da rahatlayayım diye düşünürken, açayım da şu filmi seyredeyim bari dedim. Pedro amcam bilir işini hem kadınları çok iyi anlar dedim, bir hışımla oturdum başına. Gerçekten de Pedro Almodovar'ın kadınlara ve ilişkilere bakışını seviyorum ben, sinema diline söyleyecek sözüm yok zaten, ikisi bir araya geliyor ve her filmiyle beni kendisine biraz daha hayran bırakıyor.

  • Sinir krizinin eşiğindeki kadınlar son aylarda izlediğim en güzel filmdi, belki içinde bulunduğum duygu-durumun bu değerlendirmede bir payı vardır, benim baktığım yerden şu anda bu payı kestirmek zor ancak ne olduğu nasıl olduğu öenmli değil bu film olmuş :)

  • Filmdeki mizah beni büyüledi, komik olmaya kasmadan çok komik olan yerler vardı, çok duygusal sahneler de vardı ancak bir karmaşa ve sinir krizi filmin geneline hakimdi pek tabi ki. Söz konusu kadınlar olunca her şey mümkün.

  • Kırmızılar sarılar pembeler klasik Almodovar renkleri, capcanlı görüntülerle birlikte güzel müzik, muhteşem ispanyolca ve yine her zamanki gibi Madrid... Daha ne olsun.
İzlediğim ikinci süper film ise The Big Lebowski. Bir Coen kardeşler filmi. Kendilerinin toplamda 3 filmini izledim, the Ladykillers'ı hiç sevmedim No country old man'e vuruldum, The Big Lebowski'ye aşık oldum. Çok komik, çok absürd, Steve Buscemi var:) İnanılmaz bir mizah, gerçekten ayakta alkışlamak lazım, sürekli bir gariplik, The Dude ayrı bir dünya, pasifist olmak ne demek tüm dünyaya göstermiş bir adam, sıradan ama bir çizgi film kahramanı gibi, anti-kahraman bir çizgi film kahramanı :) Walter zaten çok çok komik, bitirdi beni. Diyalogların garipliği, alakasızlığı, white Russian, sürekli küfür eden insanlar, baştan sona yaran halı geyiği... Çok eğlendim ben, yeniden izlemek istiyorum kesinlikle. Çok spoiler olacak ama en sevdiğim sahneyi anlatmam lazım.

-Filmden sahne anlatmak-

-The dude polis karakolundadır, polis konuşur konuşur bişeyler söyler, the dude'a dönüp anladın mı gibisinde bir şey söyler dude da dönüp dinlemiyordum der muhteşem bir surat ifadesi ile, o sırada polis dude'un kafasına fincanı fırlatır, ben bu noktada gülmekten geberirim, hala gülüyorum zaten gözümün önüne geldikçe. Dude'un ağzından çıkan her cümle bombadır zaten bu karakol sahnesinde:)

2 yorum:

"O" Benim Dünyam dedi ki...

Hastayım Pedro Almodovor filmlerine, hatta tüm İspanyol filmlerine, müziklerine, danslarına... Carlos Saura fimleriyle de tanışmışsındır büyük ihtimalle :)

Moonshine dedi ki...

Big Lebowski izledigim tartismasiz en komik filmlerden biriydi gercekten de yaa. En az 2 kere izledim. Benim de en cok guldugum sahne kulleri denize (!) dokme sahnesiydi. (Izleyen bilir:)

iyi bayramlar!


Moonie