16 Haziran 2008

Bir insanı tanımaya çalışmak,- o süreç -oldukça ilginç, tanıyamamaksa daha da ilginç. İçinde bir yerlerde o tanıyamadığın, asla konuşamayacağın insana yüklediğin tüm o sıfatlar, hayaller, kafanın içinden yapılan sohbetler büyük bir yanılgıya sürüklüyor, bazen böyle durup "keşke tanıyabilseydim, çok merak diyorum nasıl bir insan olduğunu, binlerce soru sormak istiyorum, en alakasız şeyleri bile öğrenmek istiyorum hakkında" der dururum içimden, sonra kafamdan sorarım o soruları, alırım cevapları kendi hayal ettiğim gibi, ama olmaz asla, hiçbiri gerçekten tanımanın, yakından incelemenin, gerçek gülümsemesini görmenin, olaylara verdiği her ayrı tepkiyi öğrenip ileride aynı olayla karşılaştığında nasıl davranacağını bilmenin yerini tutamaz. Çok önemli o süreç, hem öyle yüzeysel bir tanımayla yetinemem ben, her şeyi öğrenmem lazım, izlemem ve sorular sormam lazım, yüzeysel olsun istemem hiçbir şey, insanları, kendilerini daha içsel bir şeylerle tanımlamaları için zorlarım, yüzeyin üstündekiler bana yetmez, taa içini bilemezsem bir insanın, onu tanıdığımı iddia edemem ve ben tanımayı çok severim, kişileri özel yapan detayların peşine düşerim, düşemezsem hayal ederim, ama hayaller asla gerçek sohbetlerin gerçek davranışların yerini tutamaz ne kadar mükemmel olsalar da. Anladım ki artık ben mükemmellik istemiyorum, gerçek insanlar istiyorum hayatımda, her şeyiyle tanıyabildiğim, oldukları gibi sevebildiğim, içlerine bakmaları için zorlayabileceğim insanlar istiyorum, hayal dünyası gerçek dünyaya göre çok daha güzel, çok daha eğlenceli ve acısız olsa da, gerçekten bilmenin, görmenin, yaşamanın değeri çok daha farklı.

Daha aklı başında ve ayakları yere sağlam basan bir insan olmak istiyorum artık, tüm kötü yanarlına rağmen istiyorum bunu artık, içimde ne bir pişmanlık ne bir üzüntü olmaksızın yapamadığım şeyler tanıyamadığım insanlar için pişmanlık duymak yerine başarmaya çalıştığım işler ve tanımaya çalıştığım insanlar için pişmanlık duymak istiyorum. Her yıl insana yeni bir şeyler öğretiyor ya bu yılın öğretisi de bu olsun benim için, kendime bir şey katmayacaksa yaşadığım günlerin bi anlamı yok, sadece yaş sayılarına yeni birer rakam eklemekten başka bir işe yaramaz yaşamak, oysa ben yaşadığımı hissetmek istiyorum, farkında olmak istiyorum. Neler olup bittiğine bakıp, dünyayı kocaman gözlerle görmek istiyorum, tanımak istiyorum, dünyayı ve insanları..


Son zamanlarda pek içten oldum ben be blog, çok dürüst davranıyorum sana, kendime bile zorla itiraf edebildiğim şeyleri seninle paylaşıyorum, vay be blog.

Fonda çalan: Ours- The worst things beautiful

Hiç yorum yok: